On aylık koca bir bebek!
…
Diyemeyeceğim tabii ki çünkü minyon ufak bir bebek… Ayının çok gerisinde kilosu. Dolayısıyla dışarıda bir yerlerde kimse onun on aylık olduğunu tahmin etmediğinden, tavırları hareketleri çok dikkat çekiyor, böyle ufak bir bebek bu kadar net tavır sergiler mi hesabı… ayrıca kızımı erkek zannediyor her gören çok bozuluyorum :( pembeler içinde, montu, beresi, emziği bile pembe, ama inatla erkek mi diye soruyorlar yaaa! (Evet oğlum o benim, çok kız olsun istemiştim de pembelere boğuyorum böyle töööbe )
Çilek başından beri ağzının yolunu bilmeyen bir çocuk (çocuk oldu mu yaa yoksa hala mı bebek? Sahi bebekler ne zaman çocuk olur bu da ayrı bir tartışma mevzusu) bugüne kadar eline aldığını ağzına götürdüğü o kadar az vakidir ki bir elin parmakları sayısını geçmez, bu sebeplen eline elma armut havuç tutuşturmuşluğumuz ağzına soksun oyalansın fark etmeden iki lokma bir şey yesin demişliğimiz yoktur maalesef :( bu durum yeme alışkanlığı kazanmasını da olumsuz etkiliyor haliylen. Son bir ayımızı elinde bir şey tutmayı ve ağzına götürmeyi öğretmekle geçti ki eh işte bir arpa boyu yol gitmişliğimiz var. Unutmadan biberonunu da hala kendisi tutamıyor :(
Çok kucakçı oldu bu aralar. Ama sürekli benim kucağımda. Korkuyorum böyle devam eder diye. Yerde ya da başkasında durmuyor ıh ıh yapıp atlıyor bana. Bir kaç blogda 2-3 yaşına kadar böyle olduklarını okuduklarım var umarım geçici bir huydur.
Yürümeye hiç yanaşmıyor çilek. Daha doğrusu korkuyor. Tay bile durmadı daha hiç. Bazen elindekinin aşkına kendini unutup birkaç saniye dursa bile fark edince korkudan ya yere bırakıyor kendini, ya da en yakınında kim varsa üstüne atlıyor.
“El şiminik!” dediğimiz anda el çırpmaya başladı. Çok tatlı oluyor böyleyken :) bir de kapıdan çıkana kendi usulünce bir el sallayışı var harika :)
Sokak, gezme delisi bir çocuk, memnunuz tabi bu durumdan :) yoksa gezme delisi annesinin işi çok zordu. Dışarı çıkmak için hazırlandığımı çok iyi anlıyor artık. Üzerimi giyinmeye başladığım anda, ne yerde ne başkasının kucağında durmuyor. Yerdeyse bacaklarıma tutunup ayağa kalkıp, parmak ucunda yükselip kollarıyla bacaklarımdan yukarı sarılıp zıp zıp zıplıyor beni de al diye :)
“Hayır, cıs, yapma, elleme” kelimelerinden anlıyor.
Geçen gün bilgisayar başındayım benimle ilgilen diye huysuzlanırken kolumu ısırdı. Canım yandı çığlık attım ve kızdım. Kahkahayla güldü sonra tekrar aynı hızda ısırdı. Yine bağırdım yine kahkaha attı. Bunu peş peşe üç kez yaptı ve kahkahalara gömüldü. Oyun sandı bosduruk. Umarım ısırma huyu olan bir çocuk olmaz
Hala kabızız :( granül içiyor düzenli. Kaka günlerimiz 1 haftadan 3-4 güne inse de hala kabız olarak yapıyor.
Aşımız artık 13. aya kadar yok. O zamana kadar doktor yüzü görmek istemiyoruz. Umarım sağlıklı olur da gerek kalmaz. Kilosu zaten artmıyor fark ediyorum. Olmadı arada çok merak edersek sağlık ocağına uğrarız.
Ev gezmelerini bekliyoruz hasretle. Havalar bir ısınsın. Annesi tezini azıttı zaten hiç bahsetmesin burada. Dersler dese eh işte kör topal gidiyor. Aklımız fikrimiz gezmede. Geçen yaz tatil yapamadığımızdan bu sene acısını çıkarmayı umuyoruz bakalım. Onun dışında fakülte arkadaşlarımla ayda bir toplanmaya karar verdik. Geçen hafta sonu da bendeydiler. Çok güzel bir gündü. Ama pek çoğu ilk kez geleceği için heyecan ve stres artı çok iş yapmaktan yorgun düştüm. Her yorgunluğum bana grip olarak geri döndüğünden boğazlarım şiş derse gidememiş halde oturuyorum şu an evde.
Bir önceki hafta da annemin bir komşusu çileği görmeye geldi arkadaş toplantısında çekemediğim fotonun bir ikizi bu. Menü hemen hemen aynıydı da :)