19 Eylül 2009 Cumartesi

Çilek açılımı

Çilek tam bir peynir yemez…

Daha dilinin ucuna değmesi ile ağzına konan peynir dilimini tükürür. Adını da biliyor tanıyor bir de. “Mee-nirrr” der ama yemez. Ses var görüntü yok hesabı.

Küçük görümcem de bir peynir yemez. Hayatımda ilk kez onu tanıdım peynir yemez olarak… içinde peynir olan hiçbir şeyi, peynirin hiçbir çeşidini yemez. Çok naaaadir yemeğin üzerinde kızarmış kaşardan yer o kadar… ilk duyduğumda çok şaşırmış, ne yalan söyleyeyim bir peynir gurmesi olarak da biraz yadırgamıştım. İlk onda görmüştüm bu durumu. Daha sonra başka peynir yemezlerle de tanıştım ve kanıksadım böyle bir tercihi. Şimdi çileğin peynire tepkili olması korkutuyor beni. Israr etmiyorum kesinlikle. Ama peynir sevmeyecek olma düşüncesi beni çok tedirgin ediyor.

Biraz önce kahvaltısında peyniri gördü ve ısrarla peynir istedi. Parmağını uzata uzata meee-niiiirr anne catayyy (çatalı ver peynir yicem diyor kısaca) dedim yemicek biliyorum ama madem istedi kendi bilir. Mini minacık bir parçayı verdim çatalın ucuyla eline.

Aldı ağzına yuttu!!!

Ardından bir daha istedi. Bir daha bir daha…

Ufak ufak parçalar halinde insanlık için küçük ama kendi için çooook büyük sayılacak bir miktar da peynir yedi!!!

Hala şoktayım. Şaşkınım. Demek ki neymiş hiçbir şey için ısrarcı olmamak lazımmış. Vakti saati gelince her şey güzellikle olabilirmiş. -bu cümleyi daha sonraları tekrar tekrar okuyayım ve kabulleneyim diye buraya not düşüyorum- Devamı gelir mi bu açılımın bilmem ama. Bu bile çok büyük bir adım bizim için...

17 Eylül 2009 Perşembe

Çileksi nağmeler

Çilek çaya pek düşkün, nerde görse bardağa yapışmak istiyor. Anası ise çayı kaynar sevdiğinden ellemeye çalıştığı bardak genelde sıcak oluyor. “elleme annecim sıcak yanarsın!” nidalarından çilek sıcak kelimesini öğrendi.

Ağzına verdiğim ekmek ya da börek dilimi, bir yudum çorba ya da çay eğer hafif ılık bile olsa adı çi-cak hemen yüzünü buruşturup çi-cak diyor. Banyo suyuna da tepkisi aynı :)

Geçen sabah yanımızda yatıyordu. Benden önce uyanıyor malum :P ayağa kalkıp yatak başlığının üzerinde, duvarda asılı kuru çiçeğe erişmeye çalışıyor. Uyku uyanıklık arası fark ediyorum ki başını yatak başlığına çarpıyor. Ardından annn-neeee tafaaaaa acidiiiiii diyor :)

Artık varsa yoksa, elini burksa, ayağının poposunun üzerine hızlıca otursa “an-neee acidiiiii”

Tabii ki bunları benden; düşüp başını vurduğunda “kafan mı acıdı annecim” ya da “sıcak mıydı annecim” sorularımdan öğrendi. Çocukların duygularını ifade edebilmeleri, öğrenmeleri ile mümkün ve de gerekli bence…

Kitaplarını kaldırıp boyuna gelen rafa koymasını öğretmeye uğraşıyorum. Elini uzatıp hepsini devirmesi bir saniye sürerken, toplamak haftamızı alabiliyor :S her kitabı kaldırıp yerine koyuşunda “apeyinnnnn” ya da “aaaa-kışşşş” diyerek el çırpıyor :)

Çilek terliğimi göstererek te-nittt te-nittt diye haykırıyor. -çok duyguyla, böyle ciğerden, bağırarak heyecanla söylüyor :)- “evet annecim terlik” deyince “te-nit a-yatt diyyyyyy” diye ekleyerek gidip terliği getirip ayağıma geçiriyor :)

Tanıdığı şekil ve cisimleri yüksek sesle heyecan ve coşkuyla bağıra bağıra söylemek en büyük zevki. Sokağa çıkınca ağğabaaaaaa, aa-aaaaaç (ağaç) abi-yeyyy (abiler… sokakta oynayan çocuklara söylüyor) evin içinde düüü-me, çi-çek, te-nit, saaaat- a-vi-de (dün yapı markete gittik aydınlatma bölümüne geldiğimizde parmağıyla göstere göstere her yeri inletti avize avize diyee) san-daa-yee, ti-tap (kitap) ve bilumum oyuncakları, ayıcık, kaplan, bebek, miyav v.s. ile meyve kitabındaki bütün meyveleri tektek sayıyor maşaAllah barekaAllah

Bir de kaşıma huyumuz çıktı anne taa-şı… genelde bileğinin üzerini istiyor çünkü ilk ordan öğrendi. Huysuzlandığı zaman sırtını kaşıyorum çok hoşuna gidiyor mest oluyor. tavsiye ederim huysuzlandığında, susturamadığınız bir zamanda ya da bir şeye mızmızlandığında hemen sırtını kaşıyın (söyleyerek tabii hadi gel sırtını kaşıyalım bak ne güzel gibi) acayip işe yarıyor.