24 Ağustos 2008 Pazar

Küçük insan çilek


Kızım

Bu aralar ters dönmek için çok gayret sarf ediyor yekinip duruyorsun ya;

Deyim ben sana

Tekniğin yanlış…

Ellerini birleştirip kollarını ve bacaklarını da havalandırıp yan dönüyorsun, çok da sıkı çalışıyorsun ama bu ters dönmene engel oluyor miniğim, hani “beni buradan kaldır” diye çığırırken göbeğini öne doğru şişirip yan dönüyorsun yaaa

Heh işte ordan çalış annem…

----

Çilek bu ara dönme çabalarını hızlandırdı, sanırım bu onun için bir ihtiyaç haline geldi, pozisyon değiştirebilmek için kıvranıp duruyor. Yüz üstü yatırdığımda bacaklarını gerip poposunu kule gibi kaldırıp yan düşüyor ve bu sırt üstü dönmesini sağlıyor bunu da bana kızarken geliştirdi :)


Bazen o kadar güzel tepkiler veriyor ki “aman Allahım bu bir koca insan neredeyse konuşacak” diyorum, sonra sadece ağlayarak kendini ifade edince “hayır hayır bu daha küçük insan” diyorum

Avuçlarını birleştirip sıkmak ve bunun için bir kuvvet harcamak en büyük eğlencesi, görseniz sanki çok önemli bir iş beceriyor
---------
Kaka problemimizi doktora gitmeden bir gün önce 3. günün tamamlanmasına 4-5 saat kala aştık. Ama kötü bir kakaydı. Böyle değişik. O günden beri de aynı şekilde yapıyor, bir sorun var ama ne. Bu hafta tekrar kontrole gideceğiz. Doktor 3 güne kadar kaka yapamamanın normal olduğunu söyledi ve çileği bu ay az gelişmiş buldu. Oysaki 500 gram almış. Boyu 4 cm uzamış. “İştahsız olabilir” dedi. İdrar tahlili istedi. Duruma göre haftaya ek gıdalara geçirecek.

Hiç istemiyorum bunu...

Emmesi zaten az, hepten azalıp bırakacak diye korkuyorum
---------
Cumartesi günü şehir dışındaydık. Kendinden iki ay ufak yeni bir arkadaş ile tanıştı çilek. Seviniyorum böyle yakın çevremde çilekle yaşıt bebeklerin olmasına. Arkadaş sıkıntısı çekmesin istiyorum. Gerçi bu yeni arkadaş bize uzakta ama olsun.


Anladım ki bebeği olan annelerle bebek muhabbeti yapmaya, tecrübelerimi paylaşmaya onlardan tavsiye dinlemeye bayılıyorum ben…

Çok yorulduk dün. Kalabalık ve sıcak çileği mahvetti, düzeni bozulduğu için uyuyamadı çok huysuzlandı. Enes gibi çileğin de en dayanamadığı şey uykusuzluk. Arabada koltuğuna oturamadı ve kucağımda uyumaya çalıştı, beni de çok yordu. Gece uykusuna çok geç ve zor geçti. Bu sabah ben de ölü gibi uyandım onun yüzünden, kollarım hamlamış her yerim ağrıyor. Ev darmaduman ama benim canım hiç iş yapmak istemiyor. Kendime inanamıyorum, evin içinde bu kadar dağınıklığa asla tahammül edemezken normalde, bugün ayağıma takılan dağınıklıkları kenara kenara ite ite geziniyorum. Kendime tatil ilan ettim bugün.

Paşa hastaydı kaç gündür. Düzelmemiş olsaydı dünkü programımı iptal etmek zorunda kalacaktım ama iyiydi çok şükür. Onu bırakıp gittik çünkü.

Bir kez daha anladım ki erkekler hasta olmamalı,

gerçekten çok gereksiz…

kendim hasta olsam bu kadar yorulmazdım zira…








20 Ağustos 2008 Çarşamba

Hain gaz geri döndü

2. ayın içerisinde kendisini omuzlarımızdan silkip attığımızı sandığımız gaz geri döndü. Ama bu hangi gaz? Gazı var dediğim zaman hemen herkes bağırsaklarını zannediyor, hayır biz çilek doğduğundan beri yukarı gazından şikâyetçiyizdir hep. Benim bebeğim geğirmeyi beceremiyor kısacası…

Ama bu ara bu ıkıntı tavan yapmış durumda…

Gece yarısı karnını doyururken uyuya kalıyor ben de ellemeden salıncağına bırakıyorum, 15 dk sonra çığlık çığlığa uyanıyor salıncaktan alıp omzuma dayayıp karanlıkta odanın içinde turluyoruz, çıkıyor şükür, sonra yerine bırakıyorum 10 dk sonra tekrar, sonra tekrar, sonra tekrar… ya bir emmeden ne kadar gaz yutar bir bebek ve bu gaz kaç seansta dışarı atılır ki?? Bende uyku hiç oluyor bu arada tabii, geçen gece 2 ve 4 arasını gazı defaatle çıkarıldığı için ayılmış çileği geri uyutmaya çalışarak geçti, doktor bırakın demişti ama bu sabah artık ben de ağlamaya başlayınca paşa eczaneden bir n.ur.se ha.rvey’s daha alıp geldi.

Çileğin doğduğundan beri emiş zamanlarının arası gittikçe açıldı önceleri her yarım saatte bir sonra bir saatte, ardından bir bucuk iki saatte bir emmeye başladı. Şimdilerde iki saatin sonunda emzirmek istediğimde direniyor ağlıyor bağırıyor. Birkaç gündür bunu daha sıkça yasıyoruz ben de 3 saatte bir emzirmeye başladım, yine ağlıyor direniyor ama emiyor, bırakacak diye çok korkuyorum.

4 ayı da hafta başında bitti, dile kolay tammm 4 ay!! Çektiğim videolarına resimlerine bakıyorum da ilk zamanlar mıkır mıkır hareket eden sesi bile çıkmayan bir et parçasıymış adeta, şimdilerde yapabildiklerini gördüğü zaman insan inanamıyor, önceleri bebek bloglarında, yok bugün işte döndü, bugün ses çıkardı, çığlık attı, elini kolunu şöyle yaptı güldü vs. diye okudukça aman nesi önemli ki diye geçirirdim aklımdan. Ama öyle olmuyor işte, doğduğundaki çaresizliği ve savunmasızlığını bilip kısa sürede ne mesafeler kat ettiğini bizzat yaşamak her bir küçücük değişikliğin ne kadar önemli olduğunu fark ettiriyor.

Yarın 4. ay kontrolü var, bir ay boyunca aklıma takılanları yazdım, doktora sorulacak çok şey var.

Çilek Pazar akşamından beri kaka yapmıyor, bir kaka için muştularla beklemek de varmış kaderde. Nasıl hasret ve özlemle bez açıyor, karnına masaj yapıyorum bilemezsiniz, doktoru aradım cevap bekliyorum

Hafta sonu nasip olursa şehir dışına çıkıp bir kardeşle tanışacağız inşaAllah

3 Ağustos 2008 Pazar

Annemler memleketten döndüler, çilek oldugu için bu sene gidemedim ben, oysaki bütün akrabalarımız, teyzem, dayım halalarım, babaannem, anneannem ve bütün geniş ailemiz orada... Dedemin vefatından sonra anneannemi görmeyi de çok arzu ediyordum, onlar da beni görmeyi umuyorlardı. Hani çocukluğunu bildiğiniz bir insanın büyüyüp adam olup bir de çocuk sahibi olduğunu bilmek insanı tarifsiz duygulara sokar ya, işte onlar da o duygular içinde benim ve çileğin de memlekete gelmesini çok arzu ediyorlardı, çok ısrar ettiler gel diye, ama Anadolu'nun iklim şartlarına güven olmaz. 3 aylık bir bebekle o kadar yola gitmek gerçekten zor... bu sene ne kadar istesem de gidemedim, hakkımızı ve bütün tatil duygularımızı seneye saklıyoruz inşaAllah


Çileğin fotoğraflarından tab ettirip anneme verdim; göstersin, dağıtsın diye, bahsettiğim sebeplerden epey ilgi odağı olmuş çilek, anneannemle teyzem anneme sormuşlar "nasıl kelebek bakabiliyor mu bebeğe, hakkından gelebiliyor mu" diye,


annem "oooo hem de gurk tavuk gibi!!!" demiş...

-----


köy hayatını tatmış olanlar bilirler, tavuk civciv çıkardığı zaman peşine takıp yavrularını, bağı bahçeyi turlarlar hep birlikte... bu gezinme esnasında anaç tavuk sürekli olarak rutin, kalın ve tok bir tonda "gurk, gurk" diye bir ses çıkararak "biz geliyoruzzzzz" der. şayet bahçede avluda böyle bir ses duyarsanız daha gözünüzle görmeden, anne bir tavuk ile yumurtadan yeni çıkmış cikir cikir sarı civcivlerin sizin tarafa doğru geldiğini anlarsınız...

işte bu ses korkmanız gereken bir sestir, zira durduğunuz yer bu sürünün gezinti alanı üzerinde ise saldırıya uğrayabilirsiniz, hemen kenara çekilip anne ve yavrularına yol vermelisiniz. çünkü anaç tavuk tüylerini bir hindi gibi kabarta kabarta gezinerek civcivlerini öyle sahiplenir ve korur ki, şayet bir köpek azıcık sataşacak olsa, tavuk köpeğe dahi kafa tutar ve öyle bir sıçrar ki köpeğin tepesine kadar çıkar. böyle bir karşılaşmayı şahsen görmüşlüğüm de var.


işte annem de iki önceki postta anlattığım kuruyasıca yardımsız iş görme huyumun en derin tezahürü ile beni bu gurk tavuğa benzetmiş...

daha ben kendime ne diyim...