Her insan gibi geçmişime dair kimi pişmanlıklar taşıyorum ben de… yaşamasaydım, ya da keşke yaşasaydım dediğim pek çok şey… ya da geriye doğru büyük bir özlem, hatırlama… kimi zaman geride bıraktığım güzel günlerin hatıralarında kaybolmuş buluyorum kendimi, bazen hüzünlenip ağlıyorum. Biliyorum ileride de bugünler için aynı his ve iştiyak içinde olacağım.
Anladım ki ben an’ın zevkini alamıyorum.
Eskiye dair bir ilgimi canlandırdım bugün. Eski derken birkaç sene önceye aslında. Sevdiğim bir ruh hali ve dahası özlediğim zamanlar olduğu için adı “eski” oluverdi belki de.
Bahsettiğim kavuşmam, edebiyat okumalarım. Birkaç sene evvel özellikle divan edebiyatı ağırlıklı eserlere bir sevda başlamıştı bende. Ardından tarihi ve tasavvufi tarzı romanlara sarmıştım. Edebiyat lise yıllarında boş ve basit gelirdi bana her aklı havada gençlik gibi… Sonrasında bu büyülü âlemin sarhoşluğunda kayboluverdim işte. Bir müddet ara verdim meşgalelerden. Külleniverdi bu heyecan belki de.
Bugün yeniden uzun zamandır elime almadığım yarım kalmış bir kitapta aynı aşkı yakaladım. Üstü örtülmüş pek çok hatıra canlanıverdi gözümde. Gerilere gidiverdim birden. Yakın tarihlere ama derinlere, çok derinlere…
----------
Hava çok güzel…
Bu kış üzerimden atamadığım müzmin bünyesel kırgınlıklar, sürekli baş kaldırıyor. Yine halsizim, burnum tıkalı. Her kırgınlığım çilek’e de ateş olarak yansıdığı için, çok heves etsem de dışarı çıkmayacağım.
----------
Çilek yaşını geçtikten sonra bir hallerde...
Büyüdüğünü fark ettiriyor ki yakın zamanda gücünü hissettirecek bize. Bir bilirkişi demişti daha yeni doğduğunda. “Ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum, şimdi bedensel olarak seni yıpratıyor, büyüdükçe psikolojik olarak savaşacaksınız” diye.
Haklıymış…
Ağlıyor hem de çok. Her şeyi ağlayarak ama çok ağlayarak, kendini hırpalayarak ifade ediyor. Uyku alışkanlıklarımız bozuldu. Kendi uyumak istemiyor, dahası odada yalnız bırakılmak istemiyor. Yırtıyor ortalığı. Yatak başlığının bir yerini kemirmekten boyasını kavlatmış. Yatarken ağladığında emziği verince susardı. Şimdi kafasını sağa sola sallayıp daha da yükseltilmiş tiz bir sesle emziği ağzına sokmama engel oluyor. Şeş kaza kazanıp emziği tıktıysam sinirle çıkarıp fırlatıyor…
Emziğe karşı bunu yapan başka bir insan yavrusu var mı bilmek istiyorum…
Kısacası bu lastik parçası “susturucu” olma görevinin miadını doldurmuş sanıyorum.