4 Nisan 2009 Cumartesi

Bahar Kelebeği




Havalar ısınmaya başladı, sabahları gözümü ilk açtığımda odanın içini pırıl pırıl ışıtan günışığını özlemişim…


Geçtiğimiz hafta anne günlerimden birinde dersten sonra kütüphaneye gittim, yol çok yoruyor beni, ama iki satır fazladan okuyacak olmak bile kâr geldiğinden sürüne sürüne de olsa gidiyorum işte. Neredeyse 6 yılım o yolları aşındırmakla geçti. Haftanın 6 bazen de 7 günü gittiğimi hatırlıyorum çalışmak için. Haliyle görevlilerle bir yakınlık hasıl oluyor, kütüphane eşrafıyla sıkı fıkı oluyorsunuz. Bu altıncı yılda bakıyorum da, bizim dönemin elemanları devrini kapatmış, yeni nesiller var kimseyi tanımıyorum, yaşlanmak böyle bir şey sanırım…


Bazen eskilerden tanıdık birilerine rastlıyorum ara sıra, çay içip laflıyoruz. Bu gidişimde fakülte zamanından bir erkek arkadaşı gördüm, yanımdan geçip gitti, dip tarafta oturduğum için kalkmak istemedim, dönüp yanıma geldi, mecbur kalktım lafladık biraz, yıllar ne kadar değiştirmiş onu, adam olmuş resmen… iki yaşında bir kızı varmış, şehir dışında oturuyor biliyordum “tez için araştırma yapmaya bir haftalığına izin aldım” dedi. Sonra “e. ve h. de burada” dedi. Nasıl ya!? oldum en yakın arkadaşlarım olurlar fakülteden ve ben o gün kütüphanede olduklarından habersizim, çok uzun zamandır görüşmemiştik üstelik. Hemen h.ye mesaj attım. Yeni çıktım dedi. Biraz sonra baktım e. arkamda. O erkek arkadaş gitmiş bulmuş onu söylemiş benim de orda olduğumu :) valla o olmasa birbirimizden haberimiz olmadan çıkıp gidecekmişiz Allah razı olsun :) neyse çok özlemişim arkadaşımı. Konuşacak o kadar çok şey birikmiş ki. Çıkışta Üsküdar’a kadar yürüdük. Yol boyu konuştuk. Eski günlere gittim birden. Yol bitti laf bitmedi. Formasyon almak için İstanbul’da. Derslerden bahsetti yeni sınıf arkadaşlarından. Tabi biz üstüne yıllar devirdiğimiz için yeni yetme geliyor sınıftakiler ona. Basit tavırlarını anlattı kimilerinin. “Beynim küçülecek diye korkuyorum” dedi bir ara. Saatlerce güldüm bu lafına :)


4 arkadaş çok yakındık biz fakültede. Hala da öyleyiz, araya mesafeler girince görüşemiyoruz o ayrı. İkimiz İstanbul’da ikamet ediyor. Diğer iki arkadaş da formasyon için buradalar. Yıllar sonra yeniden bir araya gelebilmenin heyecanındayız. Daha görüşemedik ama. Biz İstanbullu olanların iki bıdıkı olduğundan mütevellid uygun vakti ve hava koşullarını sabırsızlıkla bekliyoruz.


Geçen sene bu zamanlar heyecan içinde çileği bekliyordum. Gelmedi hala gelmedi, ne zaman gelecek, ay artık doğsa diye heyecanla beklemelerdeydim, vakit korkuturcasına hızla geçip gidiyor.


Hamile iken bir iki pantolona mahsur olmak ve spor ayakkabıdan başka bir şey giyememek, doğum sonrasında feminen tavırlara ani bir dönüş yapmama sebep olmuştu. Bir de nedense vücudumun hep öyle kalacağı bozulacağı yönünde endişelerim vardı her hamile gibi. Ama öyle olmadı 15 gün içinde şuandaki kiloma yani doğum öncesinin 5 kilo fazlasına iniverdim. Bir balon gibi söndüm adeta. Gözle görülür bir kayıptı tam 15 günde 15 kilo.


Herkes nasıl kilo verdiğimi sorup duruyor, ben bir şey yapmadım oysa. Metabolizmam ve belki yeni duruma alışma sürecim böyle gerektirdi.


Kütüphanede de arkadaşlar sürekli hiç çocuk doğurmuşa benzemediğimi tekrarlayıp durdular. Hoşuma gidiyor bu sanırım. Hatta e. “Hiç evli gibi durmuyorsun” dedi. Sanırım hayatımda bir şeylerin değişimi güzel olmasıyla birlikte ben eski özelliklerimi yitirmekten korkuyorum. Hiç doğru bir şey değil oysaki bu. Modern çağın insana kazandırdığı bir hastalık. Hasta bir düşünce itiraf ediyorum. Yaşıma göre daha genç duruyorum ve bundan da memnunum. Sanırım orta yaş bunalımını çok ağır geçireceğim :(


Ne diyecektim;


Yazın gelmesi benim için daha rahat giyinmek anlamına geliyor, spor ayakkabılarımın bir yıldan sonra açılışını yaptım. Canlarım benim çok özlemişim onları…


Not: foto gittiğim kütüphanenin bahçesinden, bir kaç sene önce çekmiştim.

3 yorum:

hulofera dedi ki...

bizi de gördün bizi de gördün :p
seni kütüphanede daha çok görmek dileriz ;)

Siyah elma dedi ki...

MODERN ÇAĞIN BİZE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ DE BU SANIRIM. GENÇ KALMAYA, GÖRÜNMEYE GAYRET ETMEK. HİÇ DEĞİŞMEMEK İÇİN İNAT ETMEK...
HER YAŞIN AYRI BİR GÜZELLİĞİ
OLDUĞUNU GİTGİDE UNUTUYORUZ GALİBA. BENİ DE ÇOĞU ZAMAN AYNI DÜŞÜNCELER İŞGAL EDER NE YAZIK Kİ...

Talha ile Eymen'in annesi dedi ki...

sanırım okuldaşız kelebek :D
o bahçede eğik bir ağaç vardı ben de onun önünde fotoğraf çekilmeye bayılırdım :D okulumu özledim, öğrenci olmayı özledim :(