22 Ekim 2009 Perşembe

Pardon çilek

Çilek tam bir kopyacı papağan…
Bütün günümüz onunla birlikte oyuncaklarla konuşmak, etraftaki malzemeleri tanımlamak ve duygularımızı ifade eden cümleler kurmakla geçiyor bu süre içinde kaptığı bir cümle olmuş benden:

“ayyyyyyyyy cot dat-tı” (ay çok tatlı)

Eline bir şey aldığında hoşuna giderse hızlıca böyle söylüyor hemen “ayyyyyyy cot dat-tı”

Mı mi li soru sorulduğunda eki atıp hemen cevap veriyor misal: güzel mi denince “cizel”; bitti mi denince “bitti” diye cevap veriyor. Güzel mi sorusuna hakikaten hoşuna giden şeylerde cevap veriyor yoksa susuyor. Süt emip kalktıktan sonra “kapatıyım mı annecim” diye sorunca işine geliyorsa yani geri dönmeyecekse “tapat” diye cevap veriyor.

Hafta içi iki gün zorunlu erken uyanış yapıp metro ile anneanneye gidiyor çilek. Yolda uyanıyor desem yeri. Geçen metrodan iniyoruz ki sabahın iş yoğunluğu ile bir hayli kalabalık. Çilek yüksek sesle “paaadon adam paaadon” diyor. Çok şaşırıyorum eve gidince anneme anlatıyorum gülüşüyoruz. O an bunu rastlantı sonucu söylediğini zannediyorum. Akşam dönüşte yine kalabalık bir metro ve inmemiz gereken yere gelince bu sefer gayri ihtiyari ben “pardon” diyorum önümdekilere. Çilek yüksek sesle “paadon paaadon” diye tekrar ediyor. O anda bu sözcüğü rastlantı sonucu öğrenmediğini, benden kaptığını anlıyorum. Çünkü metrodan inince istasyonda ve yol boyu önümüze geçen herkese “paaadon” diye diye eve geliyoruz.

Yeni evimize geçtik elhamdülillah, eksiklerimizi tamamlamaya ve yeni düzene alışmaya çalışıyoruz. Çilek hala odaların yerini, kaç oda olduğunu kestiremiyor. Beni bulamayıp ağlıyor. Korkularımız hala yerli yerinde bu arada. Bir diğer gelişme ise artık kendi odasında uyuyor olması. Yatağına zaten alışkın olduğu için hiç zorlanmadı. İlk gece sadece 3 haftadır annemde yan yana yatmış olmamızın alışkanlığıyla çok ağladı. Hem de çok. Üç selpak ıslattık gecenin bilmem kaçında. (uykuya ağlamadan yatmıştı ama gece uyandığında tekrar uyumak istemedi) gözleri şişti ağlamaktan. Mahvoldu. Ben de karşısındaki koltukta sessizce oturdum sonra uyudu. Ertesi gece hiçbir şey olmamış gibi uyudu yatağında. Tek sorun geceleri 4-5 kez uyanıyor olması. Odamdan kalkıp yanına gitmek gerçekten çok zor oluyor. Şu gece uyanmalarını sütü kesmeden önce bitirmemizin bir yolu yok mu acaba??


7 Ekim 2009 Çarşamba

Çilek korkusu

Çilek iki gündür korku kelimesine taktı, gölgeli yerlere bakıp sızlanarak kucağıma koşup “ann-ne tooot-tuuu” diyor. Karanlıkta yalnız kalırsa yine korkuyla aynı kelimeyi tekrar ede ede koşuyor kucağıma. Özellikle dikkat etmiştim korkuyu öğrenmemesi için. Ama sanırım bu biraz içgüdüsel, biraz da istem dışı öğrenme ve öğretmenin sonucu oluştu malesef…

Yazmayalı neler oldu neler… koca bir ramazan geldi geçti. Bu sürede ablam geldi gitti, bir kardeşim uzaklara gitti. Kayınvalidem taşındı ve ben de taşındım… hayatımda o kadar çok şey birden değişiverdi ki hızına şaşırmaktan yeni durumların idrakine eremedim.

Kayınvalidem şehir dışına taşındı. Onun yokluğu epey zoruma gitti. Meğer bir büyüğün varlığı ne kadar ihtiyaç oluyormuş…

Ramazanın ikinci haftası da biz taşınma kararı aldık ve bayramın ertesi günü taşındım.

Bir anda oldu bitti herşey. Hiç aklımızda yokken bir rahatlığa eriştik hamdolsun. İnsan yaşadığı sürece, her yeni günde bir sürprizle karşılaşabiliyormuş doğrusu…

Bu arada yeniden derslerim başladı. Çilek haftada iki yarım gün anneannede kalıyor. Bütün yaz göğsüme yapışıp yaşamış olan çileğe bu 5 saat ilk gün çok uzun gelmiş. “Anne me-meett” “anne dütttt” (meme dediğinde kızıyorum hemen süt diye düzeltiyor) diye gezinmiş evde. “Annecim annecim” diye yalvara yalvara her odayı gezmiş. Diğer günler iş daha kolay oldu alıştı şükür. Hala görünmeden, daha doğrusu o uyurken çıksam da, bir kıyafetimi bir resmimi görüp aklına düşmedikçe aramıyormuş beni çok şükür.

Çilek her geçen gün yeni kelimeler öğrenerek şaşkına çeviriyor insanı. Bazı hallerini gördükçe yaşına oranla yüksek zekâlı bir çocuk olduğunu düşünüyor, dahası “böyle bir zekâyı düzgün kullanamazsam eğer” düşüncesi ile kaygı duyuyorum. Her ebeveyn için çocukları özeldir elbette. Kimileri abarttığımı düşünebilir normal olarak... Ama çoğu tavırları, bakışları, dinleyişi, öğrenme hızı, bir duyduğunu yüzde doksan bir daha unutmaması ve taklit yeteneğinin muazzamlığı, yüklemli kısa cümleler kurmaya başlaması… v.s. böyle düşünmeme sebep oluyor. Büyüdüğü zaman insanlar arasından sivrilip öne çıkması gibi bir hayalim asla yok çilek için. Her aile gibi evladımın iyi işler yapmasını güzel yerlere gelmesini, örnek insan olmasını istiyorum tabii ki. Ama bunu dikkatleri üzerine çekerek yapmasını istemiyorum. Bu yaşında dahi her gittiğimiz ortamda zaten çokça dikkat çekiyor. Her duyduğu kelimeyi maşaAlalh barekaAllah neredeyse tam telaffuz etmesi, öğrenmeye karşı aşırı hevesli, istekli olması hemen fark edilmesine sebep oluyor. Bazen onu konuşturmak dahi istemiyorum topluluk içerisinde. Konuşsun istemiyorum. Nazarın hakk olduğuna çok inanırım ve ne zaman çilek dışarıda dikkat çekse ve nazar olduğunu hissetsem, hakikaten çileğin o günü ve gecesi büyük bir huzursuzlukla geçmiştir zira.

Evimin taşınma işleri tadilatı tamamlanmadığı için annemdeyim günlerdir. Evimi, düzenimi özledim. Yeni bir yere geçtiğimin idrakinde değilim henüz. Hala eski mutfağımı eski odalarımı hayal ediyorum kafamda plan yaparken. İlk defa taşındım ve benim için çok hüzün vericiydi. Gelin geldiğim evdi orası. Dahası bazı aidiyetlerime saplantı derecesinde bağlılığım olduğu için tekrar tekrar baktım duvarlara odalara ayrılmadan evvel son kez. Bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Güzel günlerim oldu o evde. Umarım yeni evimde de çok mutlu huzurlu sağlıklı günlerim olur.

Tüm taşınanlara Allahtan kolaylıklar diliyorum. Gerçekten zor işmiş taşınmak…