16 Ekim 2008 Perşembe

Zıp-zıp çilek

Bayram bitti, biz de normal hayatımıza döndük…


Bayram bitince sanki bir rüya bitmiş de uyanmış gibi oluyorum. Kendimi fazla kaptırıyorum. Hayatla ilgili yaşayacağım güzel şeylere kilitleniyorum en baştan, sabırla o vaktin gelmesini bekliyorum, hayal kuruyorum, heyecanlanıyorum. Sonra o güzel şey geliyor, yaşayıp tüketiyorum, ardından bir sonra gelecek olan güzelliğe kilitlenip beklemeye ve yeniden hazırlanmaya, yeniden heyecanlanmaya başlıyorum. Tabii bu arada yapılması gereken şeyler aksıyor. Bayramı bekledik geçti gitti. Şimdi önümüzde güzel bir düğün var inşaAllah. Şimdi onu sabırsızlıkla bekliyoruz.

Sadece güzel şeylere değil, zor ve çetrefilli, olumsuz sonuçlanmasından endişe ettiğim şeylere de kilitleniyor ve gün içinde, ya da o zorluk yaşanıp aşılıp bitene kadar önümdeki hoş şeylere konsantre olamıyor, stres yapıyor, kendimi harap ediyorum. Bunun en iyi örnekleri girdiğim sınavlar… o sınavları aşıp başarılı olana kadar sanki eğlenmek bana haram. Ne saçma bir psikolojim var ama ne yapayım böyle işte. Bu bahsettiğim (olumsuz olan örnekteki) süreç dolana kadar ne kendime rahat veriyorum ne de etrafımdakilere. Stresimden fazlasıyla etkileniyorlar. Başta paşa, ve eminim çilek de öyle… Yapmamalıyım. Diyorum kendi kendime ama olmuyor.
Yeni ders dönemim başladı. Ama ben çalışıyor muyum? Koca bir hayır!! Hamilelikten 9, doğumdan sonra da 6 aydır hiç bir şey çalışmıyorum.

6 ay…

Çilek doğalı iki gün sonra altı ay doluyor. Çileğim ilk seneyi yarıladı bile. Geriye dönüp baktığımda sanki çok hızlı geçti zaman. Ama ileriye bakarken sanki hiç geçmek bilmiyor.

--------

Her gün büyüyen değişen varlık bebekler…

Çilek de her gün bir şeyler öğreniyor, eskilerini unutuyor, sonra tekrar unuttuklarını hatırlıyor. Değişiyor gelişiyor… hem de büyük bir hızla. Bazen şaşırıyorum. Çok kısa süreli bir hafızaya sahip olduklarını düşünmeye başladım. Elinde oynadığı oyuncaktan sıkılıp kenara atıyor. İki saniye sonra sanki yeni bulmuş gibi zevkle oynamaya devam ediyor. Yüzüme bakıp gülüyor, kafasını çeviriyor iki saniye sonra tekrar bakıştığımızda ya da sesimi duyduğunda sanki saatlerdir beni görmemiş gibi davranıyor, seviniyor tepiniyor :)

evimizin cephanesi :)

Çilek doğduğundan beri yatma pozisyonuna geçirildiğinde acayip sinirlenen bir bebek. Sanırım daha öne bundan bahsetmemiştim. Bu sebepten ötürü emme vakitlerimiz hep kabus gibi idi. Yatma pozisyonuna geçirilmeden bir bebek nasıl emzirilir, tabii ki dik tutularak. Ve ben de bu süre içerisinde ayakta duruyordum. Azıcık yatırır gibi olduğumda çığlıklarla bağırıyordu, iki dakika emzirebilmek için yorgunluktan halsiz düşüyordum, bazen tepem atıyor emmeyi bıraksın istiyordum, benim yerimde bir başkası olsa uğraşmazdı eminim. Ve ben de uğraşmasaydım, üzerine düşmeseydim çilek emmeyi çok rahat bırakacak bir bebekti.

Hasılı, yatma pozisyonunu hala sevmese de emme vakitlerinde razı oluyor. Şimdilerde bu işi oturma pozisyonu içinde yapıyor, kucağımda iki saniye oturtamıyorum, sürekli direniyor ve ayakta durmak istiyor, sonuç her daim koltuk altından tutularak ayakta dikeltilen bir çilek.
Emeklemesini istemiyorum, iyi ki de istemedim yani kızım, böyle intikam alıyorsun sanırım benden…

Ayakta durma isteği kızımı 6. ayı bitmeden hoppalasına kavuşturdu.

Geçtiğimiz akşam dedesi ona çok güzel bir hoppala almış. Bir diğer adıyla zıpzıp, daha oturalı 5 dakika olmadan ne işe yaradığını çözdü benim bıdığım, zıp zıp zıplamaya başladı. Şimdilerde favori oyuncağımız olsa da ona da tahammülü sınırlı. Daha doğrusu yalnız bırakılmak istemiyor, kapının eşiğine takıyorum ben de odanın içinde olmama rağmen uzaktan laf atmama razı olmuyor, yanında durup onunla konuşmamı istiyor prenses :))

Bu ay kaç kilo aldığını merak ediyorum, daha doğrusu kaç yüz gram aldığını. Umarım yeterli bir miktar olmuştur. Ek gıdalarla aramız çok iyi değil. Uzun süreli yemeğe dayanamıyor, en fazla 2- ya da 3 çay kaşığı, bazen de sadece parmağımı yalamayı yeterli buluyor, zaten kaşığa karşı antipatisini parmağım sayesinde aştık çok şükür, parmağımı yumurta, pekmez, meyve ne bulursam batırıyorum, dudaklarına sürüyorum, hoşlandıysa ardından uzattığım kaşığa eh işte razı oluyor, yani çay kaşığına… ve en fazla 3 defaya izin veriyor ve gönülsüzce açıyor ağzını. Israr etmiyorum. Ama her şeyi tattırıyorum, et suyu, her türlü sebze suyu, şekerli tuzlu yağlı salçalı pek çok çorba türü… damak tadı gelişsin de, ne kadar isterse o kadar yesin

Bu haftanın en büyük gelişmesi, salıncağımızı söküp kaldırmamız oldu. Çilek artık geceleri yatağında uyuyor, bazı geceler bu durum daha sık uyandırılmam anlamına gelse de mutluyuz. Gündüzleri uyumak ise problemli olmaya devam ediyor. Geçen hafta boyunca çilek yanına uzandığım zaman içerisinde 5 dakika da uyuya kalıyordu. Çok sevinmiştim havalara uçmuştum. Ama bu durum 1 hafta sürdü. Şimdi yanına uzansam da ağlamaktan uyuyamıyor, ayakta sallanmayı da kabul etmiyor. Salıncağı aradığını zannetmiyorum zira onda da ağlaya ağlaya uyurdu. Kısacası ne istediğini, nasıl uyumak istediğini çözemedim. Sanırım tek bildiğim ağlayarak uyumak istediği…

güzel güzel uyuduğumuz geçen haftadan bir anı :(


Bazen ağlama sesi beynimde çınlıyor, susmuyor, kucağıma alıyorum uykum var diye tepiniyor, kafama doğru turmanıyor!... iki tane tıkaç takıyorum kulağıma… o ise kucağımda veya yanına uzandığım halde ağlamaya devam ediyor.

Bazen emerek uyuyor, buna alışmasını isteyip istemediğimi bilemiyorum, iki yıl sonra emmeyi kestiğimiz de kötü olacağını düşünüyorum. Adam sen de daha 2 yıl var diyemiyorum. hep böyleyim ben işte. İleride olacakları düşünmekten anın keyfini çıkarmayı bilmem. Bırak işte çocuk öyle ya da böyle uyumadı mı uyudu, ama yok şimdiden plana programa bağlamak istiyorum her şeyi.

O büyüyor, bazen devam eden hayatta bir şeyler kaçırdığımı hissediyorum. Annelik böyle bir şey sanırım…

7 yorum:

Esra dedi ki...

Aynen ben de senin gibiyim canım,sürekli ileriyi düşünmekten anın keyfini çıkaramaz oldum..İnş.uyku konusunda bizim çektiklerimizi çekmezsin ve bence şimdiden emzirmeden uyutmaya çalış benim düştüğüm hataya düşmeni istemem,hala problem uykumuz maalesef..
Cephanenize şaşırdım,ama iyi fikir ne de olsa bebeklerin en elzemlerinden biri bu bezler,iyi etmişsin depolamakla:)
Çilekcim ne tatlı uyumuş öyle,maşaallah hep böyle rahat uyusun inş..

annesininoglusu dedi ki...

maşallah çilek büyümüş ama bize daha sık göster bu güzelliği:))

Anne ve Bebisi dedi ki...

Geriye dönüp baktığımda sanki çok hızlı geçti zaman. Ama ileriye bakarken sanki hiç geçmek bilmiyor.

Tam olarak dusunceme tercuman olmussun:) Ben de zamanin hem nasil hizli gectigini hem de nasil hic gemiyormus gibi geldigini nasil anlatsam diye dusunurdum:)) Cok tesekkurler:)

Adsız dedi ki...

ben size naçizane bir tavsiye vereceğim bebeklerin ek gıdaya en iyi alıştırılma yolu emziktir. yutmayı öğreniyorlar böylece. ve biraz daha sakin yiyorlar.ilk başlar biraz sıkıntılıdır çünkü.emzik hem susturucu hemde yedirici.birde hani şu emerek uyuma işi var ya bebekler zaten hep aynı huyla büyümüyorlar ki 40 kere huy değiştiriyorlar bu arada kızınız çok tatlıymış.

Mısır Patlağı :) dedi ki...

:) amanın büyümüşte Hoppala zıpplaya binermiş : ))) İlk kez gördüm resmini saçlı bir bebek sanmıştım ama değilmiş çilek Öptüm ikinizide :)

Kuaybe dedi ki...

Ay o zıp zıp çileği yerim ben..

Cephane fotoğrafınıza da çok güldüm.. Bir maaşı oraya bağladınız herhalde :))

Gelelim ciddi meselelere.. Canım bence Çilek emerek rahat ve huzurlu uyuyorsa öyle uyut.. Sen de rahat edeceksen tabii.. Bak Yusufcuk iki sene öyle uyudu ama şimdi yanına yattığımda uyuyor şarkı dinleye dinleye.. Yani eninde sonunda farklı bir modele alışacak.. Aradaki birbuçuk seneyi rahat geçirmek hiç de azımsanacak birşey değil bence.. Tabii dediğim gibi, sen de rahat edeceksen böyle yap.. Sana sıkıntı olacaksa zaten gerek yok..

firdevs dedi ki...

ben kucuk oglumu 2 yasina kadar emzirdim ve gunduzleri hep emerek uyudu . sutten kesince yatakta kendi basina bazende ben yanina uzanarak uyudu . zaten artik gunduzleri uyumuyor :p bence bebegin ve sen nasil rahat ediyorsan oyle yap :) omur boyu oglen uykusu uyumuyor bu veletler . sutu birakma zamani gelince oglen uykusuna da ihtiyaclari kalmiyor ;)

ve bir tavsiye :) benim bir arkadasim var . aslinda ablam diyeyim . 3 cocugu var . bebeklerini o da hep hoppalaya koymus oyle oyalamis . bebek yorulup uykusu gelene kadar onda ziplar sonrada uyurmus .

doktolar hep uyariyorlar bebeginizin kafasini sallamayin . kafasini sallamakla beynini sallamak ayni sey diyorlar . beyni sallanan cocugun goz hucreleri oluyormus . hemde bir daha yenilenmemek uzere .

ve o ablada bana tavsiye etmisti . turkiye'den al demisti . ben doktorlarin tavsiye etmediklerini soyleyince " canim bende 3 cocugumu hep oyle buyuttum ne oldu sanki ? " dedi . ve ben kendimi zor tuttum . be kadin 3 cocugunda kucukluklerinden beri gozluklu daha ne olsun ? !