21 Kasım 2007 Çarşamba

çilek kıpırtıları

Yeniden merhaba

Çilek hanımcımla geçen günlerimiz artık daha bir tatlı :)

Uyku ağırlığım devam ediyor, bunun hem iyi hem de kötü olduğunu düşünüyorum, iyi olmalı çünkü Kaan Kocatepe nin sitesinden öğrendiğime göre anneyi ilerideki uykusuz günlerine hazırlıyormuş bu uyku. Kötü olduğunu düşünüyorum çünkü hem baş ağrıları ile uyanıyorum (çok uyumaktan yani) hem de günün yarısını uyuyarak geçirmekten hoşnutsuzum, bütün günüm heba oluyor.

Sütle barışmaya karar verdim, daha doğrusu korktum ve mecburi bir barışma oldu bu, günlük calsiyum ihtiyacım 1200 kcal imiş ve bir bardak sütte 250, bir kibrit kutusu peynirde 150, bir bardak ayranda ise 170 kcal imiş, bu cetvele göre ya hergün 5 bardak süt içmem ya da en az yarım kilo peynir yemem gerek! peynirle aram iyidir çoook severim (hergün yarım kilo yenmez tabi de) her sabah en az 2 kibrit kutusu peynir yiyorum kahvaltı da, ama o da çayın yanında yendiği için sanırım çileğime hiç calsiyum gitmiyor :( sonuç en az 3 bardak süt içmem lazım günlük...

Hacer arkadaşımız Muhammed'ine kavuştu çok şükür, ne güzel... ben de çilek hanıma kavuşacağım günleri iple çekiyorum, öyle böyle derken 20 haftayı doldurduk sayılır, şaka gibi... nasıl geçti anlamadım, zaman ne hızlı, ömür ne çabuk geçiyor, bir gün bakıcam kucağımda, bir gün gelicek büyüyüp serpilip genç kız olucak, bir gün genç bir delikanlı onu sahiplenecek... ve ben bu süre içerisinde dönüp kendime bakma fırsatı bulamayacağım, hayatın nasıl geçtiğini anlayamayacağım, sonra torunlarım olacak Allah nasip ederse, nine olacağım :) ne kadar hızlı senaryo kurdum değil mi ama bir soralım annelerimize, genç kızlıkları bizim çocukluklarımız, sanki dün gibi değil mi onlar içinde...

Bu yazıyı yazarken dahi çilek hanım ben burdayım diyor :) bu kıpırtılar ne hoş bir şeymiş böyle, arabanın içinde tepeden aşağıya inerken insanın içinde meydana gelen boşluk hissi gibi (ancak böyle tarif edebiliyorum) her kıpırtıda bir bakıyorum dudaklarım kenarlarına doğru yayılmış ve ben istem dışı bir gülümsemeye tutulmuşum :), sokakta bile bir an durup güldüğümü farkediyorum, bir anda duygularım kıpır kıpır oluyor, "anne ben burdayım seninleyim" diyor bir yumurcak...

İsim bulma çalışmaları devam ediyor, isim koyarken nelere dikkat etmek gerekiyor onu düşünüyorum, bu çok kolay bir iş olmamalı bence, bir ömür boyu üzerinde bir kimlik olacak evladımın. anlamı kesinlikle çok güzel bir şey olmalı, ben isimlerin kişiler üzerinde siret ettiğine inanıyorum, soy isimler bile öyle bence, dikkatli ve seçici olmak gerekiyor, aklımda bir isim var ama ablam çok ağır bir isim diyor, bence değil, insanlar Muhammed ismini severek ve beğenerek koyabiliyor da, böyle bir kültürümüz var da neden ağır gelsin ki benim seçtiğim isim?

-Fakültede bir arkadaşımız vardı adı Muhammed Mustafa idi. bir hocamız ona her seslendiğinde bir de salavat getirirdi :) nerden geldi şimdi aklıma?-

minik patikler sobelemiş beni, nelere çığlık attığımı soruyor aslında önce bir itirafta bulunayım ben asabi adamımdır, çabuk sinirlenebiliyorum, hatta bazen elim ayağım kesiliyor, böyle aynen uçmak istiyorum karşımdakine... neyse nelere çığlık atıyorum bir düşünelim:

"çok zayıfsın çok, ye biraz kilo al!": emredersiniz, hemen, siz istediniz ya şimdi on kilo ekmek yutar şişerim ben! sen önce o koca göbeğini erit sonra bana kilo al de! kolay mı öyle! değil dimi? anlatamıyorum... diyorum diyorum anlatamıyorum, kilolu bir insana kim hergün hergün şişmansın der? ayıptir dimi bu? çünkü hoşlanacağı bir cümle değildir, işte zayıf birine zayıfsın demek de öyle bir hakaret efendim, çünkü nasıl kolay verilmiyorsa öyle kolay da alınmıyor bu kilo, hem size ne ben memnunum halimden!!! (epey dertliymişim dimi)

(20 haftadır kurulan bir cümle) "Aman kızım ağır kaldırma kendini yorma!" : imdattttt!!! bıktım artık yeter! ben inşaat işçisimiyim ne ağır kaldırıcam zaten yaa, hergün hergün usanmadan kurulur mu bu cümle! ben bebeğimi düşünmüyor muyum sizin düşündüğünüz kadar! hem bu kadar hantal bir hamilelik geçirirsem ben doğum sıkıntısına nasıl katlancam Allaseniz!!!

"ee o okulu okudun, ne oldun şimdi sen?" : !??@^!&*? (burada duygularımı ifade edecek kelimeleri bulamıyorum)

"kaç yaşındasın sen, liseye mi gidiyosun??" : işte günün sözü bu, o yüzden sona sakladım, insanın yaşını gösterememesi kadar kötü bir şey olamaz bence, bir kere kesinlikle adam yerine konmuyorsunuz, hiç bir ortamda itibarınız ve söz hakkınız olmuyor, siz konuşunca ne diyor bu ufaklık der gibi bakıyorlar ve soru cümlesinde de gördüğünüz gibi siz hitabına bile layık olmuyorsunuz, adınız "sen" oluveriyor, bıktım artık kardeşim! yaşımı göstermek istiyorum ben!

aklıma gelenler bu kadar...

şimdilik :)))

6 yorum:

AYSUN dedi ki...

Ahh ahh hamilelik boyunca duyduğum ve çığlık attığım söz:) Amaannn kaldırma:P:P

uyku uyku uyku... Şu an istediğim tek şey:)

Hamarat Anne dedi ki...

kaca gidiyorsn sen diyenlere gobegini gostersene:))


masallah kımıldamıs cilek hanım, opuyorum canım: )

Ayşe dedi ki...

ay ne guzel bir haber bu, demek minik mis kokulu bir cilek kiziniz olacak insallah...RAbbim saglikla tamamlamayi ve mis kokulunuzu kucaginiza almayi nasip etsin....

yok bence ileride ciglik atmayacak sevineceksin yasini gostermedigine ;)

Talha ile Eymen'in annesi dedi ki...

çilek hanım kıpırdamış maşaallah...

Esra dedi ki...

Hareketli cilek hanimi operim!
;-)

Adsız dedi ki...

Hangi ismi istedi�ini merak ettim:) �sim konusunda insanlar�n yarg�lar� beni bay�lt�yo :S Bana da Peygamber(s.a.v.)'in ismi, ya birileri ona k�frederse sen vebale girersin gibi sa�ma bi sebeble yanl� yapt�m� s�yleyenler oldu (isim verip rencide etmek istemiyorum:P) Ya, bi insana k�fretmek zaten vebaldir. �smin Mukaddesli�ide hitabetti�in ki�inin kutsiyetiyle ba�lant�l�d�r. Yani Her Muhammed Efendimize benzemedi�i gibi, her Muhammet hitab� da ona gibi de�ildir. Salavat getiren hocan�z bo�una kayg�lanm�Yine sinirlendim bak:P �ilek han�ma ve anac�na mucuk;)